http://www.sexzun.com
25 Nisan 2024 Perşembe

Sosyal fobilere teslim olma, hayatı bırakma

NÖROLOJİ UZMANI DR. MEHMET YAVUZ, “DIŞARI ÇIKMAK VE KALABALIK BİR ARKADAŞ ORTAMINA GİRMEK BİLE BİR KABUSA DÖNÜŞÜYORSA, YENİ İNSANLARLA TANIŞMAK EN BÜYÜK SINAVINIZSA SOSYAL FOBİLERİNİZ OLABİLİR” DEDİ.

12 Aralık 2017 Salı, 11:27
Sosyal fobilere teslim olma, hayatı bırakma

Nöroloji Uzmanı Dr. Mehmet Yavuz, “Dışarı çıkmak ve kalabalık bir arkadaş ortamına girmek bile bir kabusa dönüşüyorsa, yeni insanlarla tanışmak en büyük sınavınızsa sosyal fobileriniz olabilir” dedi.

Sosyal anksiyete olarak da adlandırılan sosyal fobinin; bir ya da daha fazla sosyal durumdan rahatsız olmak ve kaçınmak olarak ifade edildiğini dile getiren Dr. Mehmet Yavuz, “Toplum önünde konuşmak, yeni insanlarla tanışma, kalabalık arkadaş ortamları, kendi fikrini savunmakta duyulan çekinme, karşı cinsle bir ilişki başlatma, mevki olarak daha yüksekte olan kişilerle konuşma vb. durumlar sosyal fobiye sahip kişilerin karşılaştığı sorunlar arasındadır” diye konuştu.

Sosyal fobi utangaçlığın ötesinde bir durumdur

Sosyal fobisi olan insanların, başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağını düşündüğü için toplum önünde bir şey yapmaktan kaçındığını anlatan Dr. Mehmet Yavuz, daha sonra şunları söyledi;

“En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biri olan sosyal fobi özellikle üniversite öğrencilerinin %23’ünde görülüyor.

Utangaç olmanın ötesinde olan sosyal fobi, bu kişilerin hayatını çekilmez hale getirebilir. Öyle ki, kalabalık ortamlarda elleri titrer korkusuyla yemek yiyemeyen ya da imza atamayan insanlar vardır. Sesini iyi ayarlayamayacağını düşündüğü için konuşamayan ve rezil olurum korkusuyla sohbet bile edemeyen kişilerin sayısı ise azımsanmayacak kadar çoktur.

Sosyal fobinin tipleri nelerdir?

Sosyal fobi iki şekilde görülür. Korkular birçok toplumsal durumu kapsıyorsa yaygın tip, bazı durumları kapsıyorsa( başkasının yanında yemek yiyememek gibi) yaygın olmayan tiptir. Sosyal fobi tiplere göre değişmekle birlikte erken ve geç ergenlik döneminde kendini belli etmeye başlıyor.

Sosyal fobinin nedenleri

Sosyal fobinin ortaya çıkmasının en önemli nedeni kalıtsal geçişlerdir. Eğer aile ya da yakın akrabalarda sosyal fobiye sahip olan kişiler varsa çocuklarda da görülme oranı artar. Bunun dışında beyindeki kimyasal ve elektriksel bozukluk ihtimalidir. Çünkü yapılan araştırmalar sosyal fobisi olan insanların seratonin hormonunun normale oranla daha az olduğu görülmektedir.

Ayrıca erken yaşta görülen sosyal fobilerde çocuğun yaşadığı bazı durumlarda tetikleyici olabilir. Örneğin çocuğun okulda veya sınıfta arkadaşları önünde gülünç duruma düşmesi, öğretmeninin sert tutum ve davranışları sosyal fobinin oluşmasında etkili rol oynayabilir. Bunun dışında aşırı koruyucu, ya da ret edici, duygusal sıcaklıktan yoksun, katı anne babalar olabilir. Bazen çocuktan yüksek beklentileri olduğunda bunlara ulaşılamayınca çocuk cezalandırılabilir, böylece başarısızlık korkusu gelişebilir. Bu durumda sosyal fobinin oluşmasının önünü açar.”

Kızarma ve kaslarda titreme, Çarpıntı, Titreme, Terleme, Midede rahatsızlık, Boğazda kuruma, Kafada hissedilen basınç, Kekeleme, Seste titreme gibi belirtilen konusunda uyaran Dr. Mehmet Yavuz, sosyal fobinin en sık görüldüğü kişiler konusunda ise şunları kaydetti; “ Maddi durumu ve sosyal konumu yetersiz olan insanlarda, Eğitim düzeyi yüksek olmayan insanlarda, Hiç evlenmemiş kişilerde görülmekle birlikte çocukken aşırı baskıcı ailede yetişen, utangaç çocuklarda görülüyor. Ayrıca yine ülkemizde baskıcı eğitim anlayışının bir yansıması olarak bu anlayışın içinde yetişmiş nesillerde sıklıkla rastlanıyor.”

Sosyal fobinin tedavi edilerek aşılabilen bir durum olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, “İlaç tedavisi ve psikoterapi uygulanır. Hastanın durumuna göre bazen tek başına psikoterapi, bazen ilaç tedavisi uygulansa da genelde her ikisinin beraber uygulanmasında başarı daha yüksektir.

Sosyal Fobide en sık tercih edilen terapi şekli ‘Bilişsel ve Davranışçı’ terapidir. Bilişsel terapide kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki düşüncelerin ne olduğunu anlama, bunlara karşı başa çıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır. Davranışsal terapide ise model olma, yakınmaların üstüne gitme, belirtileri daha net algılayabilmesi için rol oynama, gevşeme eğitimi, sosyal beceri eğitimi gibi her hastada farklı uygulanabilecek yollar mevcuttur.” diye konuştu.

Yorum yazın...

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir